HAYVANLARIN BESLENMESİ


HAYVANLARIN BESLENMESİ

Hayvanlar, fizyolojik dönemler dediğimiz, büyüme, gebelik, süt verimi, yumurtlama vs gibi değişik dönemlerinde besin
maddelerine olan ihtiyaçları değişkenlik göstermektedir. Belirli dönemlerde farklı yem hammaddelerinin karma yem
içerisinde bulunması zorunlu hale gelmektedir. Hayvanların hiçbir verim vermedikleri dönemde kalitesiz yemlerle
beslenmeleri mümkün olabilmekte ancak, gebelik veya verim dönemlerinde enerji ve protein ihtiyaçları 2-3 katına
çıkabilmektedir. Bu sebeple hayvan yetiştiricileri bu dönemleri yem hammaddelerinin kolay ve ucuz bulunabildiği
mevsimlere ayarlamaları gerekmektedir. Örneğin koyun yetiştiricileri meraya çok bağımlı olmalarına rağmen gebeliğin
son dönemlerini genelde kış aylarına denk getirmekte ve bu artan ihtiyaçların karşılanamaması sebebiyle kuzu ve anaç
koyun kayıplarına sebep olmaktadır.


Hayvan beslemede mısırın dane olarak veya silaj olarak kullanılması kıyaslandığında hem miktar hem de mısır bitkisinin
tüm kısımlarının değerlendirilmesinin yanı sıra, daha kaliteli besin madde profiline sahip ve iştahla tüketilen mısır
silajının daha faydalı olacağı aşikardır. Orta Anadolu üreticileri enerji kaynaklarını üretmekte ancak hayvanlar genelde
protein açlığı çekmektedirler. Protein içeriği zengin olan fiğ, mürdümük, korunga yonca gibi baklagil yem bitkilerinin
üretimi artırılmalıdır.


Besi sığırlarının beslenmesinde karma yem veya tahıl kullanımı toplam yem içerisinde %80’e ulaşmaktadır. Bu yüzden
üretilen tahılların enerji içerikleri önemli olmaktadır. Buna karşın süt yağının etkilenmemesi için süt sığırlarında kaba
yem oranı %40’a ulaşmaktadır. Ağırlık bazında %40 kaba yem kullanımı hacim olarak bazı sınırlamalar getirebilir. Bu
yüzden kaba yem kalitesi ön plana çıkmaktadır. Buzağılar ve kuzular gibi hızlı büyüyen hayvanlar için protein kalitesi
önem taşımaktadır. Protein kalitesi ise yağlı tohumların çeşidine göre farklılıklar göstermektedir.


Ülkemizde hayvansal gıdaların hem üretim hem de tüketim miktarları henüz yeterli olmadığından et, süt, yumurta gibi
hayvansal ürünlerin kaliteleri ve içerikleri ikinci plandadır. Hayvanlara verilen yem hammaddelerin besin madde
içeriklerinin dengelenmesi ile sütün yağ oranı, etin yağ oranı ve dağılımı ile raf ömrü, yumurta ve tavuk etinin bileşimi
ve kalitesi değiştirilebilmektedir. 


Geviş getiren hayvanların işkembelerinde bulunan ve lifli maddeleri sindirip hayvanların kullanabileceği hale getiren
yararlı mikroorganizmaların yaşamaları, üreyip çoğalabilmeleri için gerekli protein miktarı % 6’dır. Sadece buğday veya
arpa sap ve samanları ile beslenen sığır ve koyunların işkembelerinde bu yaralı mikroplar azalmaktadır. Bu sebeple bazı
kaliteli yem hammaddelerinin ilave edilmeleri zorunludur.


Yem hammaddeleri ve besin maddelerine bağlı olarak hayvancılık işletmelerinde oluşan problemler çok basitten oldukça
komplekse kadar değişmektedir. Basit problemler; tek bir besin maddesi eksikliği, toplam karışım rasyonun uygun
olamayan şekilde karıştırılması veya uygun olmayan yemleme imkanlarına bağlı olarak şekillenmekte iken kompleks
problemler; daha çok beslenme, çevre ve yemleme programları arasındaki ilişkiye bağlı olarak şekillenmektedir.
Yem hammaddelerinin besin değerleri 3 bağlamda değerlendirilmektedir. Bunlar; a) hayvanın sindirim sisteminde
yemleri parçalayabilme yeteneği olan Sindirilebilirlik, b) hayvanın tüketebileceği miktar olan Yem Tüketimi, ve c)
hayvanın yemden kullanabileceği enerjiyi üretim ve yaşam amacı ile kullanabilme yeteneği olan Enerji Etkinliğidir.
Kaba yemler, işkembenin işlevlerini yapabilmesi ve sağlığı için gerekli etkin lif miktarını temin etmelidir. Ancak süt
veriminin artışı için gerekli enerjiyi sınırlamaktadır. Kötü kaliteli yemlerin bu etkilerini azaltmak için tahıl takviyesi
yapmak uygun bir seçenek olmamaktadır. Baklagil kaba yemleri, buğdaygil kaba yemlerine oranla daha fazla protein,
enerji ve mineral içermektedir. Kaba yemlerde yaprak gövde oranı önemlidir, yaprak oranı yüksek olan kaba yemler daha
fazla protein ve enerji içermektedir. Depo maddelerden nişastayı tahıllar yüksek oranda içermektedirler. Bitkilerde hücre
duvarı unsurları düşük sindirilebilirlik oranına sahiptirler ve yem değerini düşürürler.


Çevresel faktörler, örneğin ısı, ışık, gübreleme, sulama ve hastalıklar ve zararlılar yem bitkilerinin üretim miktarını, suda
çözünen karbonhidrat içeriğini, hücre duvarı ve lignin içeriğini ve sindirilebilirliğini etkilemektedir.
Yem hammaddelerini işleme yöntemleri de sindirilebilirliği, yem tüketimini ve enerji etkinliğini etkilemektedir. Selüloz
kaynakları genel olarak boyutlarının küçültülmesi ile depolanmaktadır, bu yöntemle tüketim ve sindirilebilirlik
artırılmaya çalışılır. Tahıl tane yemleri ise kırma, ezme, patlatma, buharda ezme vs gibi yöntemlerle nişastanın enzimatik
parçalanmasının artırılması amaçlanır.


Yemlerin depolanması sırasında nem ve ışık ile oksidasyona maruz bırakılırsa, besin maddelerinin yarısına yakınını
kaybedebilir. Bu kayıpların çoğu karbonhidratlarda olmakta ve sindirilebilirlik düşmektedir.
Yem kalitesinin azalması ile, süt veriminde azalma, düşük laktasyon piki ve sütün içeriğinde değişmeler oluşabilir.
Ayrıca vücut ağırlığında azalma, düşük üreme performansı ve gizli işkembe asitliği ile ciddi sağlık problemlerine de yol
açabilir.